Referans Referans Referans Referans Referans


Alimin Ölümü

Çok şükür ki, artık Türkiye’de (geçmiş yıllara kıyasla) aydınlar kendi düşüncelerini rahatça ifade edebiliyorlar. Şayet “saray uleması”, “iktidar aydını” veya “parti yazarı” olmak istemiyor idiyseniz, birçok zorluğa, engele ve baskılara göğüs germeniz gerekirdi. Kendi ayakları üzerinde durarak düşüncesini yazıp söyleyebilen yazar sayısı bugün dahi çok fazla değildir. Mensubu olduğu siyasî veya dinî hareket içinde lider veya cemaat baskısına boyun eğmeden kendi doğrularını seslendiren, yanlışları sorgulayanların, bugünden sabaha kapı dışarı bırakıldığı ve “hain” ilan edildiği bir Türkiye gerçeği herkesin malûmudur.

Merhum Nevzat Kösoğlu, hayatının belli bir döneminden sonra, Türk Milleti’ni yüceltme davasına daha çok araştırmacı-yazar olarak hizmet edeceğine inandığından, siyasî mücadeleye nokta koymuştur. Nevzat Kösoğlu, benim kuşağımın eli kalem tutan, düşünce üreten birkaç ağabeysinden biriydi. Milliyetçi camia içerisinde hak ettiği ilgiyi gördüğünü söylemek zor... Siyasî bağnazlık bazen yanıbaşınızdaki sizden birini bile görmeğe engel olabilse de, Nevzat Ağabey’lerini gören, bilen ve okuyanların sayısı her gün biraz daha çoğalacaktır.

Âlimin meclisinde bulunmayı, ona hizmet etmeyi ve hatta âlimin yüzüne bakmayı bile sevap olarak gören bir medeniyetin mirasçılarıyız.

Lâkin biz, âlime yüz çevirdiğimiz ve âlimler meclisini terk ettiğimizden beri, cehalet bataklığında birbirimize çamur atmakla mesşgûlüz. Hele yeni nesillerimizin; hayatı olduğu kadar düşünceleri de sanallaştı...

Türk Milleti’nin (etnik farklılıklara rağmen) birlik ve beraberliği istikametinde millî kimliği ve millî kültürü üzerine kaynak eserler bırakan Nevzat Kösoğlu, özellikle son günlerde millî kimliğimizin sorgulandığı, her kafadan bir ses çıktığı ve “Nevzat Abi sen ne diyorsun?” diyeceğimiz sırada aramızdan ayrıldı.

Biz sağlığında kıymetini bilmediğimiz değerli insanlarımıza öldükten sonra gözyaşı döker, methiyeler yağdırır, daha sonra da, öncekileri unuttuğumuz gibi unuturuz... Hâlbu ki, “ölü”sünü unutanlar tarihlerini de unuturlar.

Bir medeniyet, bir milletin kültür dünyası veya bir fikir hareketi, sahasında öncü insanların omuzlarına yüklenir ve onların omuzlarında yükselir. Nevzat Kösoğlu da, bizim millî kültürümüzün ve milli davamızın taşıyıcılarındandı. Bize ve bizden sonrakilere düşen görev; Nevzat Ağabey’in bıraktığı yerden “emanet”i omuzlamak ve hedefe taşımaktır.

Âlim, geride bıraktığı eserlerle yaşatılır. Âlemin ölümünü arzulamayanlar, âlimlerini yaşatmalıdırlar.

Allah’ın rahmeti onun şahsında bütün âlimlerin üzerine olsun.


YAZARIN DİĞER YAZILARI