Referans Referans Referans Referans Referans


Yaratana Açılan Eller ve İmanla Coşan Gönüller

“De ki, duanız olmasa Rabbim size niye kıymet versin ki.” (Furkan s. 77)

Teslimiyetin en güzel yanı kişinin Rabbine sığınıp, aczini bilip, kibrini ayaklar altına alıp, boynunu büküp, ellerini açıp Yaratana yalvarmasıdır. Yalvarmak aczin ifadesidir. Yaratılan “Kul” nefsine uyarak kendini hep Kafdağı’nda görmeye, etrafına tepeden bakmaya meyillidir. İmanın lezzetini tadamayanlar firavun yoldaşı olmaya adaydırlar.

Kurtuluşun yolu Allah’a kul olmak, nefsini sığaya çekmek, Yaratana teslim olmak, samimiyetini ortaya koymak ve aczini bilip istemektir. Dua! inanan müminin Rabbine sığınmasıdır, Yaratanı hakkıyla bilmesidir. İnsanın değeri Yaratanını bilmesi, teslim olması, kendisine verilen aklı, emredilen yolda kullanması, hayırlı iş işlemesidir.

“Ey îmân edenler! Rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.” (el Hac 77)

Mübarek belde Mekke ve çevresi biz kullar için bir imtihan vesilesidir. Eğitimli veya eğitimsiz insanların aczini burada daha çok görmek, mahşerin küçük bir provasını yaşayarak anlamaktır. Onun için ellerimizi Yaratana açarak Kâbe de, Arafat ta, Müzdelife de teslim olmuş ve temiz bir kalple yalvarıyoruz Mina da bu arınmış gönüllerle düşmana (şeytan) saldırıyoruz. Kurtuluşumuz kulluğumuz ve samimiyetimizdir. Duamız, Rabbimizin katında değerimizin yükselmesidir. Aşağıda ki Ayette de görüleceği gibi bu Allah’ın bize vadidir.

“De ki, duanız olmasa Rabbim size niye kıymet versin ki.” (Furkan s. 77)

“Ey Rabbim! Bu beldeyi, güvenli bir belde yap. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak tut. Ey Rabbim! Çünkü putlar, kendilerine tapan bir çok insanın sapmasına sebep oldular. Kim bana uyarsa şüphesiz ki, o benim dinimdendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz ki sen, af ve merhameti bol olansın. Ey Rabbimiz! Soyundan bazılarını, muharrem ve mukaddes evinin yanındaki çorak, ziraata elverişsiz vadiye, namazı kılsınlar diye yerleştirdim. Ey Rabbim! İnsanların kalplerini onlara meylettir. Onları meyvelerle rızıklandır ki, şükretsinler. Ey Rabbimiz! Hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da çok iyi bilirsin. Yerde ve gökte, hiç bir şey Allah'tan gizli kalmaz” (İbrahim 35-38)

Hacca giden bir mümin Hz. Âdem a.s. le başlayan kulluk serüvenini yerine getiriyor. Biz bu hac ibadetinde bazen Âden- Havva, bazen İbrahim- Hacer, İsmail, bazen de Hz. Muhammet s.a.v. Efendimizin yaptığı hareketleri yaparak ibadetlerimizi tamamlıyoruz. Tevhidi anlayışta ilk Peygamberden başlayarak, son Peygamberle imanı taçlaştırmaktır.

Ey! İmanla coşan, hacca gidenden dua bekleyen mümin kardeşim hacının en büyük arzusu dualarının kabulüdür. Bu duanın için de sende varsın, çoluk çocuk bütün aile, bütün akrabalar, dua isteyen her kardeş, top yekun millet ve cümle ümmet, kabul olan bu dualardan nasibini inşallah alacaktır. Arafat ta bulunan bir Müslüman’ının, Mısır da ki, Suriye de ki, Arakan da ki, Doğu Türkistan da ki, Ermeni zulmüyle Karabağ dan sürgün edilen Müslüman’ı unutması düşünülemez. Mazlumu düşünüp dua ettiğimiz gibi, zalimleri de asla unutmadık. Bu zalimlerin kahrını da Rabbimizden bol, bol istedik.

Müminin en büyük sermayesi ellerini sema ya, gönlünü Yaratana açıp yalvarmasıdır. Hacda da en çok yaptığımız budur. Biz hac da aczimizi, muhtaç olduğumuzu, bir kefene bürünmüş temsili ölü olduğumuzu, malımızın, mülkümüzün, mevkiimizin, makamımızın, şanımızın, şöhretimizin, hatta eşimizin, çocuklarımızın ve bütün sevdiklerimizin geride kaldığını, kurtuluşumuzun Allah’ın mağfiretine bağlı olduğunu ve sevdiklerimizle beraber af ve mağfirete muhtaç olduğumuzu gözyaşları için de O yüce makama sunarız.

“Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya Rabbenâ! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya Rabbenâ! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize!” (Bakara 286)

Rabbim bize kitabında kendisinden nasıl isteyeceğimizi öğretiyor. Yarattığı kulun zarar görmesini istemiyor. Yeter ki kul bu noktada duyarlı olsun, kulluğunu bilsin, Yaratana sığınsın, istikametini iyi tayin etsin, imana sarılsın, asi ve isyan içinde olmasın, zikirli, fikirli, şükürlü bir hayata sarılsın. Biz müminler emredileni yerine getirmek, hac la dinimizi kemale erdirmek için Kâbe’deyiz, Arafat’tayız, Müzdelife’değiz, Mina’dayız.

Kurtuluş Yaratana “Kulluk”ta. Bu duyguyla Rabbimize yalvarıyoruz.

17.10.2013, Mekke


Dua

İmanla coşmanın adıdır dua
Hakka kul olmanın tadıdır dua.

Hak yaratana el açmaktır dua
Küfre sırt dönerek kaçmaktır dua.

Allah yolunda gözyaşıdır dua
Kulun nefsiyle savaşıdır dua.

Hakka giden yolun başıdır dua
İbadetin temel taşıdır dua.

Mümin kulun teslimiyeti dua
Yaratanın hâkimiyeti dua.

İmanla divana duruştur dua
Küfrü can evinden vuruştur dua.

Issız bir mekânda rahmettir dua
Dünya da bolluk, berekettir dua.

Çaresize uzanan eldir dua
Hak için gözden akan seldir dua.

Saygın imanla kurtuluştur dua
Allah yolunda kul oluştur dua.

25. 03. 2007, Maasmechelen- Belçika



YAZARIN DİĞER YAZILARI