Referans Referans Referans Referans Referans


Evlilikte Saadetin Anahtarı

Evliliğe atılan ilk adım olan söz kesme safhası, önce teferruatla başlar. Çok güzel çiçek buketi, çok özel çikolata paketiyle başlıyor kız isteme merasimi. Sonra iki ailenin birbiriyle çok nazik diyalogları...

Bu söz, nişan safhası gerçekten çok ihtişamlı geçiyor. Damat geline karşı çok kibar ve centilmen, gelin damada karşı çok kibar ve nazik... Hem de iki ailenin çocuklarının tüm ihtiyaçlarını karşılıyorlar, bazen bu ev döşeme işi öyle muntazam yapılıyor ki, bu yeni yuvanın hiç bir eksiği kalmaksızın büyük bir ihtişamla hazırlanıyor. Sürekli olarak özellikle geline karşı büyük bir ilgi gösteriliyor. Bu günlerin böyle geçmesi tabii ki çok güzel. Daha sonra düğün oluyor ve bu karşılıklı saygı, sevgi belki bir kaç ay daha böyle devam ediyor. Ve sonra ufak tefek tartışmalar başlıyor maalesef. Tabii bu durum, tüm evlenen gençlerde aynıdır diye genelleme yapamayız. Günümüzde dağılan ailelerin çoğunluğuna baktığımızda, üzülerek bunlara şahit oluyoruz. Gençler bazen bu evliliği bir evcilik oyunu gibi, bir tatil gibi algılıyorlarken, söz ve nişan safhasındaki gibi hep ilgi alaka, çiçekler, çikolatalar, yemekler, hediyelerle dolu bir hayatın sürekli olamayacağını anlamış oluyorlar.

Hayatın gerçekleriyle de tanışmak lazım. Tabii ki, eşlerin birbirine davranışları söz ve nişan dönemindeki gibi anlayışlı, nazik, kibar, centilmen durumları devam etmeli, veyahut da bunların yerini sevgi, saygı almalı. Sevginin, saygının olmadığı yerde hiç bir şey olmaz.

Evlilik, iki gönlün birleşmesiyle bir erkek ve bir kadının beraber çıkmış oldukları bir yolculuktur. Bu yolculuk bazen kolay bazen zor olabilir. Hayatın dikenli yollarında acısıyla tatlısıyla bütün zorlukları beraber göğüslemeli, çünkü birlikten kuvvet doğar. Evlilik ayni zamanda bir hayat mektebidir. Bu mektepteki sınavı hakkıyla başarmak gerek. Ne mutlu başaranlara... Bu başarının sonunda, huzurla sükûnet içinde mukaddes bir yuva kurulur.

Yuvada geleceğimizin garantisi çocuklar dünyaya gelir. Sağlıklı aileden sağlıklı toplum olur inşallah. Akıllı insan yuvasını devam ettiren ve dağıtmayan insandır. Eşlerin biri çok sinirlendiğinde diğerinin susması lazım gelir. Sevgi, saygı, aile hayatında çok gerekli olan kurallardır. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derler. Bir kuş yuvasını yıkmak bile çok üzücüdür. Eşler et ve tırnak gibidir. Tırnağın etten ayrılmasını bir çoğumuz biliriz. Aile yuvası dediğimiz yer, yalnız taş, tahta ve tuğladan ibaret değildir. Aşk, hürmet ve muhabbetle bir yuva ancak yükselir. Erkek evin efendisi kadın da hanımefendisidir. Bir büyüğümüzün dediği gibi:

"Ne zehirli bir kucak, ne de bir yük gaile.
Vatan kadar mukaddes bir muhabbettir aile.
Uzak kalmak ondan hem fenalık hem zillet
Doğmuştur sinesinde çünkü asil bir millet."

Sinesinde doğacak asil bir milletin ailesi tabii ki kendine model teşkil etmesi için Peygamberimiz'in (s.a.v.) hayatını örnek almak, onun eşlerine olan sevgisi, davranışları ve hanımlarda Hz. Aişe'yi, Hz. Hatice'yi, Hz. Sümmeye'yi örnek almalı. Aslında yaşamanın her safhasında bizim en sadık dostlarımız, arkadaşlarımız İslam büyükleri olmalı.

Hz. Peygamberimiz, eş ve baba olarak aile hayatı, merhamet ve ahlak abidesi oluşu, biz insanlar için örnek teşkil etmelidir. Hiç kimse ailesinin içinde, olduğundan fazla görünme şansına sahip değildir. İnsanların en çok huzurlu olduğu yer evidir. Bu evleri cennete veyahut da cehenneme çevirmek bizim elimizdedir. Evdeki sükûnet, tabii ki bizim gayretimizle sağlanacaktır. Evlilikte insanların en çok huzurlu olduğu yer evleridir. Nasreddin Hoca, bir gün evinde bir iğne kaybediyor ve gidip başka bir yerde iğneyi aramaya başlıyor. Diyorlar ki, Hoca sen iğneyi kendi evinde kaybettin. Tabii ki evinde aramalısın, bulmalısın. Hoca, benim evim karanlıktı onun için bulamadım der. Biz bundan başka bir ders çıkaracak olursak. Günümüzdeki eşler evlerinde arayıp da bulamadıkları mutluluğu, huzuru, sükûneti başka yerlerde aramaya başlıyorlar.

Hâlbuki huzuru kaybettikleri yer evleridir. Lütfen herkes kendi evinde huzuru bulmaya çalışsın. Evlilikte ferdiyetçilik değil evlilik ön planda tutulmalı. Evlilikteki hitap, iletişimin yolunu belirler. Eşlerin birbirine hitabı, birbirinin yakın akrabalarına hitabı sükûneti sağlayan en önemli etkendir. Sahip olduğumuz ailenin farkını keşfetmek ve uyumu yakalamak önemli. Mesela, bir yemek tarifini ısrarla internet sayfalarından arayıp bulduğumuz kadar, ailedeki yaşamı kolaylaştırmak için neler bulabilirim diye araştırmıyoruz maalesef.

Aslında özellikle gençler kendilerine yakın buldukları tecrübeli hayat mektebinin sonlarında olan, yani bir olgun aileyle görüşmeliler onlardan yârdim almalılar. Çünkü gençlerin hayat tecrübeleri olmadığı için büyüklerde onlara her zaman yardımcı olmaya hazırdır. Eşler birbirinin sevgi dilini almalı. Birbirlerini anlamak için dinlemeli. Güler yüz sadakadır. Güler yüzle kapısı tıklanan her gönüle girilir. Bizler, birbirimize olan anlayışımızı, merhametimizi, sevgimizi, hediye etmeyi unuttuk galiba. Evlilikte en çok önemli olan sabır, sadakat, tahammüldür. Bu özelikleri olan insanların işi daha kolay sanırım. Usame b. Sureyk (r.a.), Resul-u Ekrem’e (s.a.v) sordu; insanların verilen şeylerin en hayırlısı hangisidir? Resulullah (s.a.v.), güzel ahlakıdır, buyurdu. Ebu Hureyre'nin: "Güzel ahlak nedir ya Resul Allah" sorusuna karşılık: "Sana gelmeyene gider, kötülük edeni bağışlar, vermeyene verirsen, işte güzel ahlak budur. Mizana konacak amellerden en ağır geleni güzel huydur" diye buyurdu.

Allahu Teala, tüm gençlerimize saadetin anahtarını bulmayı nasip etsin.


YAZARIN DİĞER YAZILARI