Durmuş Yıldırım
Fikret Ekin
Selahattin Saygın
Ihsan Öner
Mahmut Aşkar
Nasıl Bir Gençlik?
Gençlik her yaratığın, her bireyin hayatının çok önemli bir bölümünü oluşturur. Belli bir yaşa ulaşan insanlar, hep ‘ah gençlik ah’ diye hep o gençlik yıllarına özlem belirtirler. ‘Gençliğimin kıymetini bilemedim’ diye bir de serzenişte bulunurlar.
Evet, gençlik yılları, insan hayatının baharıdır. Yeşerme çiçek açma ve meyve verme çağlarıdır.
Bir meyve ağacı çiçek açtığı zamanlarda, soğuk havaya, dona, doluya tutulmuyorsa, o çiçekten meyveler oluşur. Ama çiçek açtığı dönemde, soğuya doluya maruz kalırsa o ağaçtan meye alamazsınız.
İnsan hayatı da öyledir. Yetişme yıllarında, gençlik yıllarında ona verilen değere, gösterilen özene, üzerinde yapılan çalışmaya göre şekillenir. İlgi, sevgi ve özen ile yetiştirilen bir genç meyve verir. Şuurlu olur, kendisine ve çevresine faydalı olur, ailesine, toplumuna, insanlığa güzel bir gelecek olur.
İlgisiz, sevgisiz, emeksiz, kendi halinde büyüyüp gençlik çağına ulaşan bir fert ise, meyvesiz olur. Ailesi için toplum için faydasız verimsiz, hatta problem olur.
Toplum içerisinde de gençlik kendisine o toplumda verilen değere göre şekillenir. Ya kendisine o toplum içerisinde bir yer edinir, sorumluluk yüklenir, yada kendisini dışlanmış kaale alınmayan olarak görerek içine kapanık bir hal alabilir. Hani klasik ama çok gerçek bir söz vardır ya ‘Gençlik bir milletin geleceğidir’ diye.
Evet, gençliğiniz sizin geleceğinizdir. Onlara bakarak geleceğinizi görebilirsiniz. Gençliğe yapılan yatırım geleceğe yatırımdır.
Bu konuyu bir ailenin çocuklarına indirgediğinizde daha iyi anlarsınız. Çocuklarına özen göstermemiş, onların iyi bir genç olarak yetişmesi için geleceğine yatırım yapmamış bir aile düşünün… Yatırımı ve çocuklarının geleceğini ev, tarla, arsa alarak garanti edeceğini düşünüp öyle yapmış. Sonra bu yatırımların bir hafta içerisinde satılıp yok olduğuna şahit olabilirsiniz. Yani çocukları eğitmek ilim sahibi, meslek sahibi, ideal sahibi yapmak için yatırım yapılmalıdır. Her türlü mala yapılan yatırım yüktür aynı zamanda… Ama ilme yapılan yatırım aydınlık bir gelecek, şefaat demektir. Toplum olarak bunun bilincinde olmalı ve öyle hareket etmeliyiz.
Şeyh Sadi’nin, “Çocuklarınızın koyun gibi güdülmesini istemiyorsanız, kuzu gibi beslemeyin” sözünden hareketle, bizim Mahmut Aşkar Bey’in çok sık kullandığı, ‘Biz çocuk yetiştirmiyor, çocuk besliyoruz’ ifadesini hatırlıyorum. Evet, yetiştirilen veya beslenen bu çocuklar büyüyüp genç oluyor, sonra toplumun geleceğini oluşturuyor. Bu konu gerçekten ciddi bir münazara konusu da olabilir. Yetiştiriyor muyuz, yoksa besliyor muyuz?
Evet, gençliğimiz geleceğimizdir. Gençliğinize sahip çıktığınız oranda, geleceğinize de sahip çıkıyor veya çıkmıyorsunuz.
Bu konu bizim sorumluluk anlayışımızı da belirler. Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasında olduğu gibi, ‘Kıyamet ben ölünce kopacak’ anlayışı mı, yoksa insanlığa mutlu bir gelecek bırakma anlayışı mı?...
ATİB, Avrupa Türk İslam Birliği olarak biz, gençliğimize çok önem veriyoruz. İyi yetişmiş, şuurlu, meslek ve ideal sahibi bir gençliğin yetişmesi en büyük hedefimizdir. Hem Avrupa’daki Müslüman Türk toplumunun geleceği, hem içerisinde yaşadığımız toplumların geleceği, hem de Türkiye’mizin ve tüm insanlığın geleceğine bir katkımız olması için bunu önemsiyoruz.
Bizim gayret ve çabalarımız bu konuda tek başına yeterli olmaz. Ailelerin desteğine, kurumların desteğine ciddi manada ihtiyacımız vardır.
Gelin hep birlikte el ele gönül gönüle güzel bir gelecek için gençlerimize sahip çıkalım.